İzlemediğiniz İçin Pişman Olacağınız Bilim Kurgu Filmleri

Dominick Cobb, ya da kısaca Dom, işinde son derece yetenekli ve başarılı bir hırsızdır. Ancak onun hırsızlıkları, sıradan bir soygunla kıyaslanamayacak kadar farklıdır. Dom, fiziksel nesneleri değil, insanların anılarını çalmaktadır. Rüya halinde olan insanların bilinçaltına sızarak, onların en gizli sırlarını ele geçirmektedir. Dom'un hedefi bu sefer Japon iş adamı Saito'dur. Saito'nun bilinçaltına girerek, ihtiyaç duyduğu bilgileri elde etmeyi planlamaktadır. Fakat bu süreçte beklenmedik bir durumla karşılaşır. Dom, aniden ölen eşi Mal ile karşılaşır ve bu durum, onun için karmaşık bir hal alır. Sonuç olarak, Dom gerekli bilgilere ulaşamaz ve planı sekteye uğrar.

Dünyanın sonunun geldiğini öğrenseydiniz, ne hissederdiniz? Peki, bu sona sadece 28 gün kaldığını düşünseniz? Bu, gerçekten de çok kısa bir süre. Donnie, sıradan bir genç gibi görünse de, aslında içsel olarak karmaşık bir dünyaya sahiptir. Donnie’nin güçlü bir karakteri vardır, ancak yaşadığı zorluklar ve karmaşık duygular onu derinden etkiler. Uzun zamandır şizofreni tedavisi gören Donnie, bu hastalığın getirdiği zorluklarla başa çıkmaya çalışmaktadır. Donnie’nin hayatı, okuluna yeni gelen bir kızın varlığıyla daha da karmaşık bir hale gelir. Bu yeni tanışma, Donnie’nin içsel çatışmalarını ve duygusal durumunu daha da derinleştirir. Zaten zor bir dönemden geçen Donnie, bu yeni ilişkiyle birlikte kendini daha da kaybolmuş hisseder. Şizofreni ile mücadele ederken, bir yandan da bu yeni arkadaşlığın getirdiği duygusal karmaşa ile başa çıkmak zorundadır.

Güneşsiz bir dünya, hayal edilemeyecek kadar karanlık ve soğuk bir yer olurdu. 2057 yılına geldiğimizde, dünya artık eski canlılığını yitirmiştir. İnsanlık, büyük bir tehdit ile yüz yüze kalmıştır; Güneş, artık ısısını yaymamakta ve dünya bu durumdan ciddi şekilde etkilenmektedir. Eğer dünya yeterince ısınmazsa, insanlar bu koşullarda hayatta kalamayacaklardır. Bu durum, insanlık için büyük bir tehlike arz etmektedir. İnsanlar, bu zorlu duruma bir çözüm bulmak için çabalarını artırırlar. Sonunda, umutsuz bir çare olarak, bir uzay gemisi Güneş'e doğru yola çıkmaya karar verirler. Bu misyonun amacı, yanlarında götürdükleri nükleer başlığı kullanarak Güneş'i yeniden harekete geçirmek ve eski işlevine döndürmektir. Bu cesur girişim, insanlığın hayatta kalma mücadelesinin son umudu haline gelmiştir.

Yıl 1997. Dünya genelinde patlak veren bir virüs, yaklaşık 5 milyar insanın hayatını kaybetmesine yol açmıştır. Bu virüs, aniden tüm dünyayı kaosa sürüklemiştir. Hayatta kalanların sayısı oldukça azalmış ve geriye kalanlar, virüsten korunmak amacıyla yer altına sığınmak zorunda kalmışlardır. Kalan bu insanlar, normal yaşamlarına dönebilmek için çeşitli çalışmalar yürütmeye başlamışlardır. Nihayetinde, bir zaman makinesi geliştirilmiştir. Ancak bu makine henüz test edilmemiştir. İlk denemeyi yapacak kişi olarak, bir mahkûm olan James Cole seçilmiştir. Bu zaman makinesi aracılığıyla insanlar, geçmişe giderek 1997 yılında ortaya çıkacak olan virüsü durdurmaya çalışacaklardır.

"Predestination" adlı film, bir zaman ajanının başından geçenleri konu alıyor. Bu ajan, geçmişe yolculuk yaparak, gerçekleşmiş ya da gerçekleşmesi muhtemel olayların önüne geçmeye çalışıyor. Görevlerini gizli bir hizmet için yerine getiren bu ajan, zamanın akışını değiştirmek için sürekli olarak farklı dönemlere seyahat ediyor. Ajanın üstlendiği son derece kritik bir görev var: 1995 yılına giderek büyük bir patlamanın sorumlusunu bulmak. Bu patlama, birçok insanın hayatını kaybetmesine neden olmuş ve fail, "Fiyasko Bombacısı" olarak bilinen bir kişi. Ajanın bu tehlikeli adamı yakalaması ve daha fazla can kaybını önlemesi gerekiyor.

Caleb, 24 yaşında bir gençtir ve sıradan bir gençten çok daha fazlasıdır. Dünyanın en prestijli teknoloji şirketlerinden birinde çalışmaktadır. Ancak, bu şirketteki rolü sadece basit bir çalışan olmaktan ibaret değildir; Caleb, burada bir yazılım uzmanı olarak görev yapmaktadır. Şirketin CEO'su Nathan ise, insan kalabalıklarından uzak durmayı tercih eden bir kişidir. Nathan, iş yerinde fazla zaman geçirmeyi sevmemekte ve yaşamını bir dağ evinde sürdürmektedir. Bir gün, Caleb bir yarışmaya katılır ve bu yarışmayı kazanarak Nathan’ın dağ evinde bir hafta boyunca konaklama ödülünü elde eder. Caleb, dağ evine vardığında, karşısında dünyanın ilk gerçek yapay zekâsını bulur. Bu karşılaşma, onun için unutulmaz bir deneyim olacaktır.

Astronotlar, kritik bir görev için Mars'a doğru yola çıkacaklardır. Ancak görev sırasında beklenmedik olaylar meydana gelir. Şiddetli bir fırtına patlak verir ve bu kaos içinde astronot Mark Watney, ekibinden aniden ayrılarak savrulur. Geride kalan ekip, Mark ile olan tüm iletişimlerini kaybeder ve onu ölü sanarak Dünya'ya geri dönmeye karar verir. Fakat Mark Watney hayattadır ve devasa bir gezegenin ortasında tek başına kalmıştır. Şimdi, pek de aşina olmadığı bu gezegende hayatta kalma mücadelesi vermek zorundadır. Mark’ın ilk hedefi, hayatta olduğunu geri dönen astronotlara bildirmeye çalışmaktır.