Popüler film ve dizi platformlarından biri olan Netflix, IMDb standartlarına uygun olarak seçtiği bazı filmleri sizler için derledi. Bu filmler, sıradan yapımların ötesinde, IMDb'de kendine sağlam bir yer edinmiş ve puanlama sisteminde en üst sıralarda yer alan on muhteşem yapım olarak öne çıkıyor.
Yukarıda bahsedilen filmler, sadece izleyicilerin ilgisini çekmekle kalmayıp, aynı zamanda eleştirmenlerden de yüksek puanlar almış yapımlardır. Netflix, bu tür kaliteli içerikleri sunarak, izleyicilerine unutulmaz bir sinema deneyimi yaşatmayı hedefliyor. Bu liste, sinema tutkunları için kaçırılmaması gereken eserleri içeriyor.
Netflix, 1997 yılında kurulan ve günümüzde teknoloji ile medya hizmetleri sunan bir şirkettir. Yayın hayatına DVD kiralama hizmeti ile başlayan Netflix, zamanla kendi orijinal içeriklerini üretmeye başlamıştır. Sinema ve dizi dünyasına yeni bir soluk getiren Netflix, son yıllarda ürettiği filmlerle prestijli ödüllere ve adaylıklara layık görülmüştür. Sinema ve dizilere erişimi kolaylaştıran Netflix, günümüzde bu içeriklerin hızla tüketilmesine zemin hazırlamıştır. Uzun süre emek verilen filmler, artık Netflix gibi akış platformları sayesinde hızla izlenir hale gelmiştir. Netflix, dizilerin başlangıç bölümlerinin atlanabilmesi için butonlar eklemesi ve oynatma hızını artırma seçenekleri sunmasıyla son zamanlarda eleştiri oklarının hedefi olmuştur. Eleştirmenler ve sinemacılar, Netflix’in benzer içerikler üretmesini, sosyal medyada popüler olan ve kısa sürede unutulan yapımlar sunmasını, ayrıca sinema sanatının derinliğini zedelemesini eleştirmektedir.
Lara Jean Covey, bir lise öğrencisi olarak hayatına devam etmektedir. Küçüklüğünden beri, hoşlandığı kişilere yazdığı mektuplar onun için bir alışkanlık haline gelmiştir. Ancak bu mektupları asla göndermemiştir. Lara, çocukluk arkadaşı Josh’a karşı hisler beslemekte ve ona yazdığı mektuplarla duygularını ifade etmektedir. Fakat Josh, Lara’nın ablası Margot ile bir ilişki içindedir. Bir gün beklenmedik bir olay gerçekleşir ve Lara’nın yazdığı tüm mektuplar, yanlışlıkla sahiplerine ulaşır.
Bu beklenmedik durum, Lara’nın hayatında büyük bir karmaşaya yol açar. Mektupların ortaya çıkması, onun duygularını açığa çıkarırken, aynı zamanda ilişkilerini de sorgulamasına neden olur. Lara, bu durumla başa çıkmak için çeşitli yollar ararken, kendisini bir dizi zorluğun içinde bulur. Josh ile olan ilişkisi ve ablası Margot ile olan dinamikleri, mektupların ortaya çıkmasıyla birlikte tamamen değişir.
Rachel ve Richard, evli bir çift olarak, çocuk sahibi olma arzusuyla dolup taşmaktadır. Orta yaşlarda olan bu çift, uzun bir süre boyunca çeşitli yöntemlerle bebek sahibi olmaya çalışmış, ancak her seferinde hayal kırıklığına uğramıştır. Farklı tedavi seçeneklerini denemişlerdir ve nihayetinde Richard’ın bir ameliyat geçirmesi gerektiği sonucuna varmışlardır. Ameliyatın ardından, çiftin çocuk sahibi olabilmesi için yumurta nakli yapılması planlanmaktadır.
Bu süreçte, Rachel ve Richard’a yardımcı olacak olan donör, yirmi beş yaşındaki Sadie’dir. Sadie, bu orta halli çiftin hayallerini gerçekleştirmelerine katkıda bulunmak için gönüllü olmuştur. Onun desteği, Rachel ve Richard’ın ebeveyn olma yolundaki umutlarını yeniden yeşertecektir.
1992 yılında, üç genç Singapurlu, film eğitmeni Georges Cardona ile bir araya gelir. Bu grup, ülkenin ilk bağımsız sinema eserini yaratma hedefindedir. Ekip, çekimlere başlar; ancak gençler, üniversite eğitimi için yurtdışına gitmek zorunda kalır. Film henüz tamamlanmamışken, çekilen görüntüler film öğretmenine emanet edilir. Fakat öğretmen bir süre sonra kaybolur ve görüntüler hakkında hiçbir bilgiye ulaşılamaz.
Yirmi yıl sonra, bu üç gençten biri, yaşananları belgesel formatında ele almaya karar verir.
Amerika’nın Vahşi Batısı’nda geçen altı farklı hikaye, mizahi bir dille ve western atmosferinde kaleme alınmıştır. İlk hikayede bir kanunsuzun maceraları, ikinci hikayede ise genç bir soyguncu kovboyun serüvenleri ele alınmaktadır. Her iki karakter de bu sert coğrafyada hayatta kalma mücadelesi verirken, komik durumlarla karşılaşırlar.
Üçüncü hikaye, yaşlı bir adamın yaşamına odaklanırken, dördüncü hikayede bir altın avcısının peşinde olduğu zenginlik arayışı anlatılmaktadır. Bu karakterler, Vahşi Batı’nın zorlu koşullarında kendi yollarını bulmaya çalışırken, çeşitli engellerle karşılaşırlar.
Beşinci hikaye, Alice Longabaugh ve onun kardeşlerinin başından geçen heyecan dolu olayları konu alırken, altıncı hikaye ise bir grup kelle avcısının maceralarını gözler önüne seriyor. Bu karakterler, kendi çıkarları doğrultusunda hareket ederken, Vahşi Batı’nın acımasız dünyasında hayatta kalma çabası içindedirler.
1984 yılında 19 yaşında olan Stefan Butler, yazılım geliştirme ve oyun tasarımı alanında yetenekli bir gençtir. Jerome F. Davies’in "Bandersnatch" adlı eserinden derin bir ilham alan Stefan, bu romandan yola çıkarak kendi bilgisayar oyununu yaratmayı hedeflemektedir. Bu süreçte, dünya çapında tanınan bir oyun firması olan Tuckersoft ile işbirliği yaparak oyunun geliştirilmesine adım atar. Film boyunca izleyiciler, Stefan’ın alacağı kararları yönlendirme fırsatına sahip olurlar.
Stefan’ın oyun projesi, sadece bir yazılım çalışması olmanın ötesine geçerek, izleyicilerin katılımını sağlayan etkileşimli bir deneyim sunmayı amaçlamaktadır. Tuckersoft ile olan işbirliği, onun hayallerini gerçekleştirmesi için önemli bir fırsat sunar. Ancak, bu süreçte Stefan’ın karşılaşacağı zorluklar ve seçimler, hem onun hem de izleyicilerin hikayenin gidişatını etkileyecektir.
Batı Afrika'da bir ülkede, yıkıcı ve dehşet verici bir savaş sürmektedir. Agu adındaki küçük bir çocuk, bu çatışmaya katılmak zorunda kalan bir grup askerin arasına katılır. Henüz çocukluğunu yaşayamadan, bir asker olma ve savaşın içinde yer alma kimliğini üstlenmek zorunda kalan Agu, bu durumu kabullenmekte zorlanır. Kısa bir süre içinde, kendisini acımasız bir savaşçı olarak bulması kaçınılmaz olacaktır.
Agu, savaşın getirdiği zorluklarla başa çıkmaya çalışırken, içindeki masumiyetin yavaş yavaş yok olduğunu hisseder. Çocukluk hayalleri ve oyunları geride kalmış, yerine savaşın acımasız gerçekleri geçmiştir. Bu dönüşüm, Agu'nun ruhunda derin yaralar açar ve onu, savaşın karanlık yüzüyle yüzleşmeye zorlar.
Zamanla, Agu'nun içindeki savaşçı kimliği baskın hale gelirken, çocukluğunun izleri silinmeye başlar. Savaşın getirdiği şiddet ve korku, onu bir canavara dönüştürür. Artık sadece hayatta kalma içgüdüsüyle hareket eden Agu, savaşın acımasız kurallarına uyum sağlamak zorunda kalır. Bu süreçte, insanlığını kaybetme riskiyle karşı karşıya kalır.
Mija, Güney Kore'de dünyaya gelmiş ve burada büyümüştür. Çocukluğunu Güney Kore'nin dağlık bölgelerinde geçiren Mija, bir masal karakteri olan Okja ile dostluk kurar. On yıl süren bu dostluk döneminin ardından, Okja'nın başı belaya girer. Bir CEO, Okja'yı ele geçirip üzerinde deneyler yapmak istemektedir. Mija, en yakın arkadaşı Okja'yı kurtarmak için zorlu ve kazanması güç bir mücadeleye atılır.
