Zyrick, geleceği oldukça parlak olan ve neredeyse profesyonel bir beyzbol takımına katılma aşamasında olan yetenekli bir gençtir. Bir gün antrenmandan dönerken, mahallenin tanınmış ve her zaman yardıma koşan Darius isimli adamın altı polis memuru tarafından kuşatıldığını fark eder. Hemen cep telefonunu çıkararak olanları kaydetmeye başlar. Ancak olaylar hızla gelişir ve polislerden biri Darius'u vurup hayatını kaybettirir. Bu olayın ardından Zyrick eve döner, fakat yaşadığı bu trajik an, hayatını köklü bir şekilde değiştirmiştir. Çünkü polisler, Zyrick'in her şeyi kaydettiğini bilmektedir ve bu durum onların gözünde bir tehdit oluşturur. Zyrick şimdi büyük bir ikilemle karşı karşıyadır. Elinde bulunan kayıtları polise teslim edip, muhtemelen kendi geleceğini tehlikeye atacak mı, yoksa olan biteni görmezden gelip sessiz mi kalacak? Bu karar, sadece kendi hayatını değil, aynı zamanda Darius'un yaşadığı adaletsizliğin de üstünü örtme riski taşımaktadır. Zyrick'in bu zor durumu, onu hem içsel bir çatışmaya hem de toplumsal bir sorumluluğa itmektedir.